Hegel’den Günümüze Tarih Felsefesi

913

Bir yandan kendi nesne alanını biçimlendirmeye çalışırken, diğer yandan geçmişin olaylarını anlatı kalıplarına dökmekten kaçınamayan genç bir bilim tarih. Tüm zamanlar için geçerli olan kendine özgü genel bir yasadan yoksun olması nedeniyle, Popper ve Hempel gibi pozitivist düşünürlerin bilim idealine hiçbir şekilde uymayan bir bilme biçimi olarak değerlendiriliyor çoklarınca. Anlatı tekniğine başvurmakla edebiyata yakınsayan, genelgeçer bir yasaya dayanmadığı için de öngörülerde bulunma yeteneğini haiz olmayan bir sözde bilim görünümünde. Peki tarih, ciddiye alınabilmek için gerçekten de kendini, sözgelimi fizik biliminin yöntemine uydurmak zorunda mı? Yoksa onun bir yanıyla edebiyata yakın duran, diğer tarafıyla da nesnellik idelini elden bırakmayan kendine özgü bir anlama-açıklama etkinliği olduğunu kabul mü etmeli? Asla esnetilemeyecek bir pozitif bilim idealinin arkasında durmak pahasına tarihin prestij kaybına uğramasına göz mü yummalı, yoksa onu da sosyoloji, psikoloji ve antropoloji gibi beşeri bilimler gibi oyun alanına davet edip, bu uğurda aklımızdaki bilim idesini bir miktar revize etmeyi göze mi almalı? On iki haftaya yayacağımız geniş bir okuma serüveni boyunca kısmen de olsa yanıtlamayı umacağımız sorular bunlar olacak.

Atölye Yürütücüsü: Emrah Günok


Online Kayıt



Atölye Başlama Tarihi ve Süresi: 1 Nisan 2024’ten itibaren 10 hafta – 20 saat
(1-15-22-29 Nisan/6-13-20-27 Mayıs/ 3-10 Haziran) Pazartesi, Saat 20:00-22:00 çevrimiçi